![]() |
![]() |
|||
>>> Sait Susin - İstanbul Süryani Ortodoks Vakıf Yönetim Kurulu Üyesi Süryanilerin Yoğun Olduğu Ülke Dünyada Süryanilerin en yoğun yaşadığı ülke olan Hindistan’ da böyle coşkulu, inançlı ve kilisesine bağlı bir kalabalıkla karşılaşacağımızı aklımızdan dahi geçirmemiştik. ![]() Büyük Ayin'den bir görüntü Her yıl 13 Şubat’ta kutlanmakta olan ‘Patrik Mor İgnatios III İlyas Şakir günü’ için Patriğimiz bir metropoliti görevlendirmekte. Görevi alan Metropolit cemaatten bir ekiple Patrik vekili olarak Hindistan’a gidiyor ve oradaki tören ile ayinleri yönetiyor. Bu sene görev Mardin Metropolitliğine verilmişti. Metropolitimiz Mor Fileksinos Saliba Özmen bizleri davet ettiğinde, Hindistan’ da böyle coşkulu, inançlı ve kilisesine bağlı bir kalabalıkla karşılaşacağımızı aklımızdan dahi geçirmemiştik. Her şey M.S.3.y.y. Urfa’ da yaşayan ve ticaretle uğraşan Süryani Toma ile başlıyor. Toma, o zamanlar Hindistan’ a ticaret yapmak için gidip geliyordu. Son seferinde Urfa’ dan ayrılırken yanına 325 kişiden oluşan 72 aileyi alıyor. Bu grupta papaz ve şammaslar da vardır. Hindistan’da çok iyi karşılanırlar ve ardından da orada ilk Kiliselerini kurarlar. Şu anda Kenaniler diye anılan bu topluluk hala Hindistan’ da (ki, diğer Süryaniler dahil dışardan içlerine kimseyi almadan kapalı bir toplum olarak) varlıklarını sürdürmektedirler. Kenani Süryanileri, metropolitleri Severios Kuryakos’ un ruhani liderliğinde doğrudan doğruya patrikliğe bağlı olarak yaşıyorlar. Fiziksel özelliklerini incelediğiniz zaman, Hintli bir insandan çok Urfa’lı bir kişiye benzediklerini hemen farkediyorsunuz. ‘Kenani’ olarak anılmalarının iki farklı nedeni olduğu söylenmektedir. Birincisi Toma’ nın soyadının Kenan olması, diğeri ise Kitabı Mukaddes’de Kenan ülkesine atfedilmesidir. Kenani Süryanilerin Hindistan’ da 102, Amerika’ da 14, İngiltere’ de 5, Körfez’ de 4, İtalya’ da 1 Kiliseleri vardır. Nüfusun çoğunluğu ziraat ve serbest meslekle uğraşmakta, bir kısmı ise devlet dairelerinde çalışmaktadır. ![]() Ortalama %40’ ı yüksek eğitim görmüş Kenani Süryanilerinin Hindistan’ın farklı yerlerinde Kolejleri, Ruhban Okulları, Manastırları, bulunmasına rağmen, varlıklı aileler çocuklarını genellikle kolejlere gönderiyor. Dini eğitimlerini ise manastırlarda ve Pazar okullarında alıyorlar. M.S.3.y.y.’da Hindistan’ a yerleşen 72 aile bugün (nüfusu 1 milyara varan bu ülkede) Kilise kuralları, ayindeki ritueller birbirinin aynısı olmasına rağmen birbirlerine karışmadan yaşamlarını devam ettirmektedirler. Yolculuğumuz Dubai ile başladı. Dubai’de 3 saatlik bir beklemeden sonra Cochin’e uçtuk. Havaalanında bizi Seyyidne Julius Kuriakos karşıladı ve gezi boyunca yanımızdan ayrılmadı. Katıldığımız her ayinde bizimle beraberdi. 2000 yılında 18 metropolitin katılımıyla Kadasetli Patriğimiz tarafından açılışı yapılan Süryani bir aileye ait bir otelde kaldık. Günümüzde ‘Sinod’ diye anılan salonunda yaptığımız toplantıda otelin sahibi bize Hindistan ile ilgili bilgiler verdi, hediyeler dağıttı ve Türkiye’ ye en içten saygı ve selamlarını iletmemizi rica etti. Metropolit Julius Kuryakos’ un verdiği bilgiye göre, Hindistan’da her kilise bir yönetim kurulu tarafından idare edilmekte ve 21 yaşını doldurmuş olan cemaatin her ferdi yönetime aday olabilmektedir. Seçimlerle görev alan yönetim kurulu üyeleri, cemaatin sivil işlerini ruhanilerle uyum içinde yürütmektedirler. Yönetim kurulu kilisenin idare işleri yanında, belli zamanlarda da hasta ziyaretleri yapmakta, cemaat arasındaki problemleri çözmeye çalışmaktadır. Yönetim kuruluna bağlı olarak çalışan yaşlılar kolu, gençlik ve kadın kolları, İstanbul’ da olduğu gibi birtakım sosyal etkinlikleri organize etmek gibi görevleri yürütmekte. Her kilisede Pazar okullarında Mesihsel öğretimi alabileceğiniz ve ilahileri öğrenebileceğiniz yapılanmalar mevcut. Kilise ayinlerinde dikkatimizi çeken bir konu da, tüm cemaatin ayine koro şeklinde katılması oldu. Cemaat içerisinde az sayıda olan rütbeli şammaslar, daha sonra genellikle papaz veya rahip oluyorlarmış. Her kilisenin gudo bölümünde koro durmakta ve ilahiler cemaatle beraberce topluca söylenmektedir. Orada yaptığımız araştırma sonucunda eskiden Süryani Kiliseler’inde de cemaatin şimdi Hindistan’ da olduğu gibi, bütün ilahileri hep bir ağızdan söylediğini öğrendik. Bu şekilde 300-500 kişinin beraber söylediği ilahilerle insanlar hem ayine daha iyi konsantre oluyor, hem de her hafta okuduğu ilahiyi ezberlemiş ve daha geniş bir katılıma yol açmış oluyor. Aynı uygulamayı bizler de, ruhanilerimizin onayı ile (Pazar günü söylenen ilahileri bir kitapçıkta toplamak ve sıralara dağıtmak suretiyle) hemen uygulamaya geçebiliriz. Konu ile herkesi düşünmeye ve tartışmaya davet ediyorum. ![]() Yine Seyidne Julius Kuryakos' tan aldığımız bilgiye göre, Hindistan' da 1000’den fazla ruhani var. Orta veya yüksek öğrenim görmüş adaylar 4-5 yıllık bir mesihsel eğitimden geçtikten sonra papaz oluyorlarmış. Metropolitlerin ikisi direkt patrikliğe diğerleri mafiryana bağlı olup, mafiryan içerde özerk dışarda ise patrikliğe bağlı olarak çalışmaktadır. Ziyaret ettiğimiz kilisede, Hindistan' daki birçok kilisede olduğu gibi ne sıra ne de sandalye vardı. Ayine eşi ve çocukları ile katılan Hindistan Süryanileri balık istifi gibi omuz omuza diziliyor ve oturma zamanında yere çöküyorlardı. Gördüğümüz birçok kilisenin yan taraflarına yapılan sundurmalarda, kiliseye sığmayan insanların ibadetlerini yapma imkanı elde edilmiş. Her kilisenin dört tarafındaki hopartörlerle ayin dışarıya taşınmaktaydı. 2-3 saat süren ayini herkes büyük bir dikkatle izliyor ve katılıyordu. Ortaya çıkan manzarayı kelimelerle tarif etmek gerçekten çok zor. Görüp yaşamak gerekir. Aile yaşantısı, evlilik ve ayrılıklar üzerine sorulan soruları, Seyyidne “Çok basit” diye yanıtlıyor ve devam ediyor, “gençler ebebeynlerinin de onayı ile birbirini seçiyor bir hafta içinde nişanlanıyor sonra da evleniyorlar.” Genelde 2 veya 3 çocuk sahibi olan Hindistan Süryanileri arasında boşanmanın yok denecek kadar az olduğunu gene Seyyidne’ den öğreniyoruz. Hindistan Süryanileri dünya çapında profesör, sanatçı yetiştirmişlerdir. Patrik Yakup’ un öğrencilerinden Ebune Hori Korian Kitabı Mukaddesi Malankara’caya çevirmiştir. Hindistan’ a vardığımız gün Patrik İlyas’ı anma gününe daha iki gün vardı. İki gün boyunca geçtiğimiz her yolda konvoylarla karşılaşıyorduk. Vefatından sonra aziz ilan edilen Patrik III İlyas Şakir’ in Hindistan Süryanileri için önemi çok büyüktür. Hindistan İngilizlerin himayesinde iken Süryani cemaatinin içindeki bölünmeleri önlemek için Patrik III İlyas İngilizler tarafından Hindistan’a davet edilmiş, o da buraya gelerek bölünmeyi önlemiş, belli bir süre kaldıktan sonra Hindistan’da vefat etmiştir. Anma günü yine büyük bir coşku ve kalabalık ile kutlandı. 200-300 km. uzaklıktan yaya olarak yollara dökülen binlerce insan, (yarı çıplak bir şekilde, kimisi basit bir terlikle, ellerinde Patriklik flamalarını sallayarak) yüzlerinden okunan hoş görü ve sevginin gözlerine yansımasıyla 25-30 derece sıcaklıkta 2-3 sıra halinde yol alıyorlardı. Konvoyun başını çeken her arabada özel olarak süslenmiş Patrik İlyas’ın boy resmini görebiliyorsunuz. Yol boyunca sokaklardaki bu insanlara kiliselerden ve evlerden yiyecek içecek veriliyor, konvoy ilahiler söyliyerek büyük coşku ve disiplinle yoluna devam ediyor. Anma günün yapılacağı kiliseyi bir gün önce ziyaret ettiğimiz zaman, bahçede avluyu dolduran bir sürü insan görüp şaşırmıştık. Bir gece öncesinde insanların neden avluda yattığını bir gün sonra kiliseyi dolduran 10 bin kişiye varan kalabalığı görünce anladık. Onca mesafeyi sırf ayine katılabilmek için gelen insanlar kiliseye girememiş olmalarına hiç üzülmemiş ve dışarıya kurulan hoparlör yardımıyla ayini dinlemişti. ![]() Patrik III. İlyas'ın mezarına giden Süryani hacılar Son gecemizi, Mafiryan’ın da arasıra kaldığı (onların deyimiyle) konvet’te (rahibe manastırında) geçirdik. Konvet çok temiz ve güzel yirmiye yakın odaya sahip bir yer. Mafiryan burada veya ‘Kodaman’ diye adlandırdıkları bir yerde kalıyor. K.K. Mary Katty adında yaşlı bir rahibenin verdiği bilgiye göre, beş hektar alan üzerine kurulmuş olan Meryem Ana Konveti; bir kilise, üç binadan oluşan bir okul ve rahibelerin kaldığı kompleksten oluşuyor. 1979’da Mafiryan tarafından yapılan kompleksteki okulda 1500 öğrenci eğitim görmektedir. Ana okulu beş yaşından küçük çocuklara eğitim vermekte. Orta öğrenim seviyesindeki çocuklar okulun bir başka bölümünde ders alıyorlar. Rahibelerin kaldığı binada 20 rahibe bulunuyor ve buraya kabul edilmek için en az ilk okul mezunu olmak gerekiyor. İki yıl eğitim alındıktan sonra da rahibe olunabiliyor. Dersleri papazlar veriyor, her yıl iki defa dua günü düzenleniyor. Kaldığımız bina bir tür misafirhane gibi kullanılmakta. Binada, gelen misafirler şammaslar ve konventte görev alanlar kalıyor. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Hindistan’ı yazarak anlatmak çok zor. Görüp olayları yaşamak özellikle Patrik İlyas’ı anma gününde orada olmak lazım. Aktardığımız bu bilgiler, bir haftalık gözlem ve Seyyidne Julius Kuryakos’ un verdiği bilgilerle sınırlıdır. Hindistan Süryanileri tarihleri sosyal ve ekonomik yaşantıları ile ciddi bir araştırma konusudur aslında. Başta Seyyidne Mor Fileksinos Saliba Özmen, Rahip Cebrail Akkurt, Melfono Yusuf Beğdaş, Almanya’ dan İlyas Köse ailesi, Mardin Yönetim Kurulundan Suphi Gül ve Murat Özberk ile İstanbul’ dan Semra ve Emmanuel Abacı ile eşim Emel ve ben hayatımızda unutamayacağımız bir geziyi tamamlamış olduk. |
||||
![]() |
![]() |