![]() |
![]() |
|||
>> "Süryaniler'in Güneşi", "Kutsal Ruhun Gitarı" Mor Afrem'in Eserleri ve Yazı Stili >> Şemmas Afrem Tanoğlu Elazığ ve kendisi hakkında... >>> Sara Tanoğlu "Süryaniler'in Güneşi", ![]() Niyseli Grigor'un bize bildirdiğine göre, bazen zihni, düşüncelerinin coşkun dalgalarıyla kabarıp taşardı ve o zaman Afrem şu şekilde dua etmek zorunda kalırdı: Lütfunun selini durdur, ey Tanrım. Eserlerini çevirirken Mor Afrem'de gördüğüm ruhani ve edebi kuvvet, yazılarının öğreticiliği ve güzelliğiyle de birleşince beni gerçekten çok derinden etkiledi. Ben bu çalışma esnasında çok şey öğrendim ve bunu sizinle paylaşmak istedim. Prof. Dr. Sebastian Brock "The Luminous Eye" (Aydınlık Göz) adlı eserinde Mor Afrem'i anlatmaya şu şekilde başlamıştır: Doğu ve Batı arasında bir birleşme noktası; Mor Afrem. Tüm Doğu Hıristiyan kiliseleri tarafından saygıyla anılan, Batı kiliselerince, doğu adına tanınan ender simalardan birisidir Mor Afrem' Çünkü eserlerine Latince, İngilizce, Almanca, Fransızca, Arapça, Helence, Kıptice, Habeşice dillerinde rastlamak mümkündür. Bu da kendisinin ne kadar benimsendiğinin büyük bir göstergesidir. Kendisi olağanüstü verimliliğe sahip bir yazardır. Sozomone'ye göre 3 milyon kadar dize yazmıştır. Niyseli Grigor'un bize bildirdiğine göre, bazen zihni, düşüncelerinin coşkun dalgalarıyla kabarıp taşardı ve o zaman Afrem şu şekilde dua etmek zorunda kalırdı: Lütfunun selini durdur, ey Tanrım. Mor Afrem uzun yazmayı benimsemiştir. Geniş düşüncelerini ve engin hayal gücünün meyvelerini insanlara uzun yazılar vasıtasıyla ulaştırmaya çalışmıştır. Örneğin: Mesih'in Doğumu Üzerine İlahi, Bakirelik üzerine vaazı. Mor Afrem yazılarına bilgisini, şiirlerine ilhamını, vaazlarına hitabet sanatını yansıtabilmeyi çok iyi becermiştir. Konu hakkında derin bilgisinin olduğu, okuyucular tarafından rahatlıkla fark edilebilir. Yer yer felsefik, yer yer de halk dilinde yazarak toplumun her kesimine hitap edebilmiştir. Üslubu açık, akıcı ve etkilidir. Ele aldığı konu hakkında verilmesi gereken her türlü ayrıntıyı barındırır yazı. Yazarken kendisi de duygularını katmaktan çekinmemiş, hislerini okurlarla paylaşmıştır. Yazılarına "kardeşlerim" diye seslenerek başlayıp, okuyucuyu da kendine muhatap alarak ortamın bir parçası etmiştir. Eğitici, öğretici, nasihat verici yazılarda ustalığı tartışılmazdır. Örneğin: Mesih'in çilesi üzerine olan şiiri ve Sevgi üzerine olan nesiri. Mor Afrem, anlatmak istediklerini öyle ince ve öyle özenle seçilmiş örneklerle anlatmış; öyle güzel ilişkilendirmiştir ki konunun anlaşılmaması gibi bir problem kalmamıştır. İncil'den anlattığı konularda Tevrat'tan örnekler kullanmasının kanımca amacı; Tevrat'la İncil'in aslında birbirinden kopuk olmayan, birbirleriyle ilişkili iki ahit olduğunu somut örneklerle göz önüne sermektir. Bir bakıma Eski Ahit'in Yeni Ahit'e zemin hazırladığının göstergesidir. Bunu da en iyi mukayese yoluyla yapar. İlişkilendirilmiş olayların aralarındaki benzerlik ve farklılıkları okuyucuların önüne somut bir şekilde koyarak anlatmak istediği devamlılık ve tutarlılık ilkelerinin varolduğu tezini de bir bakıma savunur. . Örneğin Mor Afrem'in Hz. İbrahim ve Hz. İshak hakkındaki vaazı, Mesih' şekil değişimi üzerine vaazı Onun amacı Hıristiyanlığın yayılma dönemlerinde İncil'in anlaşılmasını sağlamak ve bir bakıma sade yazarak halk seviyesine inmektir. Bu yüzden öyküleme metodunu kullanarak olayları anlatmaktansa yazıya hareket veren ve öğretici bir metot olan açıklama ve örnekleme metotlarını kullanmıştır. Örneğin Diatessaron (Matta, Markos, Luka, Yuhanna)ve Tevrat hakkındakitefsirleriMor Afrem'in kullandığıcümlelerdeki anlam,bazen birbiri ardınasıralanmış birkaç kapınınarkasında gizlidir. Birincikapının açılması sizi anafikre yaklaştırır amaeriştirmez. Düşündükçeikinci kapının varlığının farkına varırsınız ve yeniyorumlar çıkar ortaya. Yani IgnatiosAfrem Barsavm'ın dediği gibi "Birkaçkelimede birçok anlam sunmayeteneğine sahip"tir Mor Afrem.Mor Afrem paradokslardan çokhoşlanır. Aralarındaki karşıtlıklarıkıyaslayarak olayları anlatmaktanderin bir haz duyar ve bunu sık sıkkullanır. Örneğin: Isa Mesih'ininsanlığı ile Allahlığınınkarşılaştırılması (kısaltılmıştır)Eğer beden değildiyse yemliktekim yatıyordu?Ve eğer Allah değildiyse Meleklerkime indiler ve kimi yücelttiler?Eğer beden değildiyse Yuhannakimi vaftiz etti?Ve eğer Allah değildiyse Babagökten kime "Bu benim sevgiliOğlumdur, onda hoşnudum."dedi?Eğer beden değildiyse Galile'ninKana şehrindeki düğüne kimdavet edildi?Ve eğer Allah değildiyse kim suyuşaraba dönderdi?Mor Afrem, Övgülere ve dualara çokönem vermiştir. Hemen hemen heryazısı Kutsal Üçlük'e ve Allah'a şükürsunmayla noktalanır.Ya Allah'ımız, insanlara gösterdiğiniyilik ve sevgiyle bugün sözle, işleveya düşünceyle işlediğim tümgünahlarımdan beni affet. Huzurdolu ve rahat uyku bahşet. Tümkötülüklerden koruması içinkoruyucu meleğini gönder. Ki sentüm ruhların ve vücutlarınkoruyucususun ve Sana, Babaya ve Kutsal Ruha şeref atfederiz, şimdi ve sonsuza kadar. Amin. Dini konulara olduğu kadar güncel ve toplumsal konulara da eğilmiş, hemen her konuda yazı yazmıştır. Bugün çeşitli dillerde var olduğunu bildiğimiz eserleri, vaazlar, şiirler, nasihatler, nesirler, tefsirler olarak kategorize edilebilir. En fazla gözümüze çarpan tür mimre (Vezinli nasihatleri) ve rnadroşeleridir (Lirik doktrinal ilahileri). Nusaybin üzerine şiiri: (kısaltılmıştır) Düşüncelerimizi saran bir sınır olmadığı için yerle bir ettiler şehrimizin surlarını Sevgiye susamadığımızdan susuzluk öç aldı bizden Kendimizi dünyanın malına kaptırdık, bundan dolayı talan ve darmadağın edildik Fakirleri yedirmediğimizden kartallara yem oldu bedenlerimiz Kötüler ateşe verdi iyi dua etmediğimiz kiliselerimizi Önünde paklıkla hizmet etmediğimiz sunağı yardılar Tembih ve tövbe üzerine... İnsanların hatalarını araştırma; akrabalarının günahını açıklama, komşularının kusurlarını sözlerle tekrar etme. Sen evrenin yargıcı değilsin. Dünya üzerinde hakimiyetin yok. Eğer dürüstlüğü/erdemliliği seversen kendini ve ruhunu azarla. Kendi günahlarına hakim ol, ihlallerini ıslah etmek için kendi cezalandır. "Mor Afrem kutsal bir sair olarak ün kazanmıştır. Süryani Kilisesi'nin tarihinin tüm zamanlarında ve tüm dallarında o, büyük bir şair ve ilahi yazarı olarak kabul edilmiştir. Süryani ve Hıristiyan kiliselerinde Aziz Afrem'in ilahileri okunur. "Tanrı çocuklarıyız Diyerek diz çökeriz Göklerdeki babamız Sana şükür ederiz" Mor Afrem'in yazıları toplum tarafından neden okunmalıdır? Tanrı'dan uzakta kalmamak için, çünkü Mor Afrem gerçekten Allah inancını çok sıkı işlemiş bir yazardır. Tevrat ile İncil arasında aslında güçlü bir bağ olduğunu ve birbirini tamamladığını; Eski Ahit'in Yeni Ahit'e bir bakıma zemin hazırladığını kavrayabilmek için, Süryani kültür ve edebiyatının zenginliğinin tadına bakabilmek için, Daha iyi, güzel ve erdemli bir yaşam sürmek ve Tanrı yolundan sapmamak için, Mesih'in Allah olduğu hakkında hiçbir şüphenin bulunmadığını ve bulunmaması gerektiğini kanıtlarıyla birlikte görebilmek kin, Geçmişimizle aramızdaki bağı koparmamak için, Bu kadar çok eser yazmış bir Süryani büyüğünün değerinin anlaşılması, yazılarının günışığına çıkarılası ve eserlerinin güncelleşmesi için okunmalıdır. Kaynakça Şemmas Afrem Tanoğlu Elazığ ve kendisi hakkında... "Zamanında babam Melfono Yakup Tanoğlu ünlü Süryani aydını Aşur Yusuf ile birlikte "Süryani mürşidi" (rehberi) isminde gazete çıkardılar. Süryani edebiyatı ve gazeteciliğinde kilometre taşlarındandır Süryani Mürşidi" ![]() Kendinizi tanıtır mısınız? 1924te Harput'ta doğmuşum. Ailemiz kökenimizde Denho-Donabed ismi ile bilinir. "Doğuş" anlamında Süryanice'den alınma bir isim. Daha sonra Tan-Tanoğlu olarak değiştirilmiş. Babam melfono idi. 35 sene. Kilisenin içinde bir okul varmış. Burada muallimlik yapmış. 1929 yılında ailem Harput'tan Elazığ'a göç etmiş. O yıldan itibaren bütün yaşamım Elazığ'da geçti. Kilisedeki göreviniz ne zaman başladı? 1965 yılında Mor Gabriel Manastırı'na gittim. O zaman manastır reisi olan merhum Mıtran Afrem Bilgiç ve o zaman rahip ve manastır müdürü olan merhum mıtran İsa çiçek vardı. Benim Süryanice diplomamı o yazdı Afudyakno olmam gündeme gelince ben istemedim ve mıtran Afrem'e "Ben bir şey bilmiyorum ne olacak?" dedim. Merhum "sen Abun dbeşmayo'yu da mı bilmiyorsun? "diyerek cevapladı. Çünkü ben gereken her şeyi biliyordum, zaten kendisinin de haberi vardı, ona söylemişlerdi. Orada Afudyakno rütbesi bana layık görüldü. Bugüne kadar her ne kadar İncili Şemmas olmam için teklif ettiler ise de ben layık değilim diye düşündüm ve geri çevirdim. Ama tecrübe itibarıyla işte 80 senedir kilisenin içindeyim. Bununla beraber bizim eski makamlara; Mor Afrem'in, Mor Yakub'un makamları, kadmoyo trayono vb. hepsine vakıfım. Dis hekimlerinin ve teknisyenlerinin bol olduğu bir aileden geliyorsunuz. ![]() 65 sene evvel dişçi teknisyenliği mesleğim var. 10 sene amcamın oğlu Tuna Tanoğlu ile çalıştık. Şimdi yeğenim İskender Tanoğlu ile birlikte çalışıyoruz. dalgalarına rağmen siz neden Elazığ'da kalmayı tercih ettiniz ? Bugüne kadar Elazığ'da niye kaldım? Hem doğduğum yer hem doyduğum yer. Memleketimi seviyorum. Burada bize sempati duyuluyor. Türkiye'de Hıristiyanlar! (Süryanileri) en çok seven bir memleket varsa o da Elazığ'dır derim. Bazı ufak tefek hadiseler hariç tabi. Hepsi gelirler kulağımın dibine derler ki "yahu sen kimsin?". Afrem cevabını duyunca " Hah tam yerine gelmişiz" diye tepki verirler. Ve iste bugüne kadar orada kalmam sebebi de budur. Hala daha seviyorum. Ben cemaatin de oradan göç etmesini istemiyordum. Kimi mecburiyetten, kimi iste efendim burada duramıyorum diye. Göç edenlerin kimisi belki daha zengin oldular ama kimisi de orada kalsalardı mevcut durumları bundan daha iyi olurdu. Bir ara Elazığ'a Midyat'tan geldiler. Bu baraj yapılırken epey iş yaptılar. Midyatlılar cesurlardı, çok cesurlardı. Ama onlar da durmadılar gittiler İsveç'e. Hem Harput'u hem de İstanbul'u bilen birisiniz. İstanbul'daki kiliseyi nasıl görüyorsunuz? Bizim ruhanilerimiz, mesela Seyidnemiz. Seyidne çok iyi bir ruhani. Bu rütbe verildiği zaman onun üstüne Ruhulkudüs iniyor. Onların siması değişiyor, zihinleri acılıyor, türlü mevhibeler ile doluyorlar. Bu Rab Mesih'in verdiği kuvvettir. Örneğin havarilerin hepsi balıkçı idi. Okur yazarlıkları bile yoktu. Ama Ruhulkudüs onlara geldiği zaman ne oldu? Biz bunlara inanmazsak nasıl gördüklerimize inanacağız? Bizim mıtranımız sağ olsun güzel bir yoldadır. ![]() Donabet - Tanoğlu ailesi birarada, 1953 Elazığ Uzun yıllar kilisede Şemmas olarak hizmet veriyorsunuz. Gözünüze çarpan eksiklikler oluyor mu? Biz şemmasların birbirimizle diyalogda olmamız lazım. Birbirimiz arasında daha aktif koordinasyon olması gerekir. Dikkat ediyorum da kiliseden çıkarız birisi demeli ki " yahu ne yaparız ne edeceğiz, nasıl hareket edeceğiz? Yok!. Her kiliseden aktığımda üzülüyorum. Bu kadar olur niye olsun? Söylemek mesele değil zaten söylüyoruz ama esas olan diyalogdur. Stefanos niye taslandı? Konuştuğu için. Biz bunları düşünmeliyiz. Evvel biraz kanaat gelir ama insan gözü ile görüp konuştuğu zaman başkalaşır. Siz toplumun gelenek ve inançları ile olan durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Gecen gün kiliseden çıktık. Sayıları çok olmasa da bazılarının "Bayramın kutlu olsun" dediklerini işitiyorum. Dedim ki: her lisanda konuşuyorsunuz ama niye bu bayramda kendi lisanımızla "Msiho kom men bet mite" demiyorsunuz? Bayramın kutlu olsun diye bir şey yok "mşiho kom men bet mite" (rab ölülerden dirildi) ya da "Brih mavlode dmoran" (rabbin doğuşu mübarek olsun) diyeceksin. Bunları söyleyeceğiz. Sonra diyeceğim ikinci bir şey daha var. İsimlerinize dikkat edin. Bunu herkes için söylerim. Kendi kültürümüzde çok güze isimler var. Bu isimleri değiştirip başka isimler koyma, "isminle yaşa" derler Niye; çünkü ismin bir kıymeti vardır. Bizde neredeyse başka isimler koyacaklar. Gerçi kötü şeyler değil, kimseyi töhmet altında bırakmak istemiyorum. Yalnız doğru olanı seçelim. Dilek ve temennilerdir bunlar. O çocuk ismi sebebiyle küçük zorluklarla karşılaşabilir ama bu bir şey değildir. Bunlar imanı daha da güçlendirir. Bunları ben de gördüm. Biraz Harput'tan bahsedebilir misiniz? Harput Süryani kültürümüzde önemli bir yeri olan ve kültürümüze çok şey katmış bir şehrimizdir. Harput'taki şimdi ayakta kalan kilisemiz tam 1886 yıllıktır. Elimizdeki eserler ve belgeler Harput'un değerini gösteriyor. Harput son dönem Süryani kültür birikiminde ilkleri gerçekleştiren oldu. O zaman Süryaniler'in ileri geleni ki padişahtan fermanı olan, 1933'te vefat eden Mıtran Abdunnur vardı. Elazığ'dan sonra Diyarbakır metropoliti oldu. Onun dönemlerinde babam melfono idi. 35 sene. Harput'taki Meryemana Kilisesi'nde bulunan okulda yıllarca muallimlik yapmış. Onun yanında yetişmiş Süryanice'yi mükemmel bilen ktobonoyo ile konuşan, Süryanice fankithoyu Türkçe okuyan biri. Zamanında Aşur Yusuf ile birlikte "Süryani mürşidi" (rehberi) isminde gazete çıkardılar. Süryani edebiyatı ve gazeteciliğinde kilometre taşlarındandır Süryani Mürşidi. Biz senede 4-5 defa Harput'taki kiliseye giderdik. Babam bazen Elazığ kilisesinde bazen Harput'taki kilisede şemmaslık yapardı. Eski Harput deyince, babanız Malfono Yakup Donabed deyince aklınıza neler geliyor? Sen de iyi bilirsin. Amcanın ne dediğini çok iyi anlarsın. 1950 ye bak. Babamın o zamanki kültürüne bak. Oğlunu çağırıyor. "Sevgili ciğerparem Aşur bir saat sonra lütfen bize gelirseniz seviniriz. Sizinle konuşmamız gereken birkaç sözümüz vardır. Lütfen tahir etmeyiniz. Bence pek mühim görünüyor. Sizi beklerim babanız Yakup."Simdi evladına bu şekilde hitap eden bir baba idi Kültür işte o zamandı. Babamın vefatı yaklaşmış yatağında yatıyor. Hepimiz toplanmışız. Gittim bir ilahi söyledim. Ama yarısında takıldım. Kalan yarışını sesli olarak söyledi aynen makamlı olarak. Ondan sonra uyudu. Cumartesini pazara bağlayan gece vefat etti. Bir tarih de böyle kapandı. Süryani kültürünü yaşayan ve yaşatan bir melfono, bir şemmas olarak toplum gençlerine ne gibi mesajlarınız var? Biz Süryani cemaati olarak dünyanın hangi idaresinde yapılacak olursa olsun bir kilise yapılacaksa, bir birlik oluşturulacaksa eğer oranın bize ihtiyacı olacaksa bir koordinasyon kurulmalı ve bir elden yardım edilmelidir. Kanada'daki kilise ne ise, Hindistan'daki kilise ne ise Elazığ'daki kilise de aynıdır benim için. Bir koordinasyon ile yardımlaşılır ise el birliği ile güçlenir toplum. Şimdi toparlanma zamanıdır. Zevkin ve sefahatin sonu yoktur. Sefa da çektik cefa da ama boş yerlere harcadığımızı daha başka yerlere harcarsak çok daha iyi olur. Bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz Mşamşono. Asıl ben size teşekkür ederim Dr. Sait ve Dr. Serdar kardeşler |
||||
![]() |
![]() |