![]() |
![]() |
|||
>>> Bahar Naşifoğlu Yeminli Mali Müşavir Levent Demirdağ Maliye Doktoru Levent Demirdağ çocukluk döneminde Süryanilerin büyük bölümünün el sanatlarıyla ya da tarımla uğraşırken kendisinin nasıl farklı bir mesleğe yöneldiğini anlatıyor ![]() 1956 yılında Mardin’in Midyat ilçesine bağlı eski adıyla Habisnas yeni adıyla Mercimekli Köyü’nde doğan Dr. Levent Demirdağ, nüfus cüzdanına 2 yıl geç yazıldığı için yaşıtlarından farklı olarak 10 yaşında ilkokula başlıyor. İlkokulu iyi derecede bitirdikten sonra devletin açtığı yatılı okul sınavlarına girip Mardin’de ortaokula yatılı olarak gidiyor. Ortaokulu da Mardin’de başarıyla tamamladıktan sonra Maliye Bakanlığı’nın Türkiye düzeyinde açmış olduğu ve sadece Ankara’da eğitim veren Maliye Lisesi sınavlarına katılıp kazanıyor. Dr. Levent Demirdağ, yılda sadece 50 öğrenci alan bu okula girebilmek için ikinci kademe olan sözlü sınav için Ankara’ya gidiyor ve bu sınavdan da çok iyi derece alıp 1972 yılında Ankara Maliye Meslek Lisesi’ne giriyor. 3 yıl vergicilik alanında gece gündüz eğitim aldıktan sonra (geceleri de mutala adı altında dersler mevcuttu) 1975 yılında Türkiye birincisi olarak okulu tamamlıyor. Dr. Levent Demirdağ böyle bir başarının ardından hemen mecburi hizmet nedeniyle Ankara’da Maliye Bakanlığı Gelirler Müdürlüğü’nde vergi uzmanı olarak göreve başlıyor. Demirdağ; bir taraftan Maliye Bakanlığı’ndaki görevini sürdürürken diğer taraftan hemen o zamanki adıyla Ankara İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi bugünkü adıyla Gazi Üniversitesi’nde üniversite eğitimine devam ediyor. Daha sonra yine Maliye Bakanlığı’nın denetim elemanları için uyguladığı program çerçevesinde açılan vergi denetmenliği sınavlarını yazılı ve sözlü olarak kazanarak 1978 yılında vergi denetmeni olarak İzmit’e atanıyor. Bu arada vergi denetmenliğinin ilk yılı olan 1978’te yine maliyede göreve başlamış olan eşiyle bir vesile ile Mardin’de tanışıp evleniyor. Evlendikten sonra eşi de Mardin Defterdarlığı’ndan evlilik bağı nedeniyle atamasını İzmit’e yaptırıyor. Levent Demirdağ ve ailesi on yıl vergi denetmeni olarak İzmit’te hizmet veriyor. Bu arada şu anda Amerika’da yüksek lisans yapan büyük oğlu ve Avusturya Lisesi son sınıfta okuyan küçük oğlu dünyaya geliyor. 1988’ten sonra İzmit’teki görev süresinin dolması sebebiyle Dr. Levent Demirdağ İstanbul’a atanma talebinde bulunuyor ve aynı sene sonunda ailesiyle birlikte İstanbul’a geliyor. Dr. Levent Demirdağ İstanbul Defterdarlığı’nda vergi denetmenliği görevine devam ederken diğer taraftan Marmara Üniversitesi’nde yüksek lisans programına giriyor. Yüksek lisans programına da geç yaşta girmesini şöyle açıklıyor: “Aslında daha önceden yüksek lisansımı yapıp okullarda akademisyen olarak çalışmak istememe rağmen o dönem üniversitelerde çok fazla karışıklık olduğu için bu isteğimi geciktirmek zorunda kaldım.“ Dr. Levent Demirdağ yüksek lisanstan mezun olup hemen doktoraya başlıyor. Ve onu da başarıyla tamamlıyor. Sonrasında doçentlik için gerekli olan yabancı dil sınavlarına girip o sınavları da kazanıyor. Dr. Levent Demirdağ yeminli mali müşavir olabilmek için gerekli olan tüm koşulları taşıyarak açılan mali müşavirlik sınavına giriyor ve 2001 yılında Yeminli Mali Müşavir oluyor. Aynı yıl emekli oluyor. Dr. Levent Demirdağ’a çocukluk döneminde Mardin Midyat’ta yaşayan Süryanilerin büyük bölümünün el sanatlarıyla ya da tarımla uğraşırken kendisinin nasıl farklı bir mesleğe yöneldiğini sorduğumuzda bize biraz ailesini ve Midyat’ta geçen çocukluğunu anlatıyor: “İnsanın yaşamında daima yönlendirici kişiler vardır. Bu bazen annemiz babamız, öğretmenimiz ya da bazen etrafımızdaki dostlarımız olabilir. Benim yaşadığım köy merkezinde daha sonradan metropolitlik rütbesine erişmiş Rahip İlyas Çankaya vardı. Kendisi benim Süryanice öğretmenim de oluyor. Kendisi bizim köyümüzde bir eğitim kurumu kurdu. Ben ilkokulda okurken geceleri de burada İngilizce ve Süryanice dersleri alıyordum. İlkokuldan mezun olduğumda çok iyi derecede İngilizce, Süryanice, Arapça ve Kürtçe biliyordum. Süryanice okuyup yazmamın benim ufkumu açan en önemli etken olduğunu düşünüyorum. Çünkü Süryanice zor bir dildi ve bu dili küçük yaşta öğrenince diğer lisanlar çok basit geliyordu. Bunun dışında benden başka 7 çocuğun olduğu bir evde büyüdüm. Babam çiftçiydi fakat onun en önemli özelliği Fransızlar Suriye’ye hâkimken babam Lübnan’da paralı asker olarak Fransız askerliği yapmasıydı Bu nedenle ufku genişti. Okumaya yönelme olayıma gelince Midyat, Estel kısmında bize öğretmenlik yapan hocamız mezun olunca beni yanına çağırdı ve bana ‘Senin mutlaka okuman lazım. Mardin’de yatılı bir okul var seni oraya yollayacağım dedi.’. Ben de öğretmenimin sözleri doğrultusunda ve okumanın da çok iyi olacağı inancıyla Mardin’e gittim. Zaten öğretmen olmaya da büyük özentim vardı. Doktoramı yaptıktan sonra Kocaeli Üniversitesi’nde 1 yıl vergi hukuku dersi verdim ve halen de İstanbul Mali Müşavirler Odası’nda sürekli vergi hukuku dersi veriyorum.” Dr. Levent Demirdağ ve ailesi uzun yıllar İstanbul’dan uzak Ankara ve İzmit’te kalmasına rağmen kilisesinden hiçbir zaman kopmuyorlar. İzmit’e geldikten sonra da en az ayda bir Tarlabaşı Meryem Ana Kilisesi’ne geliyorlar. Yani hiçbir zaman kilisesinden kopmuyor. Uzun seneler vergi denetmeni olarak görev yapan Dr. Levent Demirdağ, herkesin düşündüğünün aksine devlet kurumunda çalışırken hiçbir zaman gayrimüslim olmanın zorluklarını çekmediğini anlatıyor. “Açıkçası burada ön yargılar olduğunu düşünüyorum. Hiçbir yasada din ayrımı yoktur ve hiçbir yasa vatandaşlar arasında ayrım yapmaz, bu farklılığı yaratan kişilerdir. Kişilerin kötü olması yasalarında kötü olacağı anlamına gelmez. Örneğin bir din adamının kötü olması İncil’in kötü olduğu anlamına gelmez, iyi temsil edilemiyor demektir. 1971 yılında Maliye Lisesi’nin sözlü sınavında sözlü heyetinin başındakinin gözü nüfus cüzdanımdaki Hıristiyan kelimesine takıldı. Ben de kendisine açıkça Süryani olduğumu söyledim. Merakla bana Süryaniliğin ne olduğunu sorunca kendisine detaylı şekilde Süryaniliği anlattım. Bana başka bir dine geçmek isteyip istemediğimi sordu. Sınavı kaybetmeyi göze alarak dinimi değiştirmeyi düşünmedim ve asla düşünmeyeceğim diye cevapladım ve odadan çıktım. Liste asıldığını sözlü sınavı birincilikle kazandığımı gördüm. Aynı kişi 6 ay sonra okulda benimle karşılaştı ve yanıma gelip o soruyu maksatlı olarak sorduğunu söyledi. Beni ölçtüğünü ve kendime olan cesaretimin ve inancımın onu çok etkilediğini söyledi. Yani tam tersi Süryani oluşumdan dolayı her zaman artılarım oldu. Her yerde de gururla Süryani olduğumu söyledim. Bizim ailece aileden gelen bir ilkemiz vardır: Sizin iyi işlerinizi görsünler ve gökteki babanıza şükretsinler. Yani önemli olan eylemdir, eyleminiz doğruysa övgü alırsınız. Dr. Levent Demirdağ vergi denetmenliğini, Maliye Bakanlığı adına vergi usul kanununun verdiği yetki üzerine vergiyi inceleme elemanı olarak tanımlıyor. Vergi denetmeni, vergi mükelleflerinden vergi incelemesi yapar, yani vergi mükelleflerinden o dönemler içerisindeki vergilerinin doğru hesaplanıp hesaplanmadığını kontrol eder. Eğer doğru hesaplanmadı ise, cezalı olarak o vergilerin hesaplanmasını sağlar. Bunu raporlara bağlamak suretiyle mükelleflerin bağlı olduğu vergi dairesini gönderir. O rapor doğrultusunda vergi dairesi vergi tahakkuk eder ve ceza keser. Levent Demirdağ’dan yeminli mali müşavirliğin tanımını istiyoruz: “Yeminli mali müşavirlik kısmen özel, kısmen kamusal bir görevdir. Vergi denetmenliği ise yüzde yüz kamu görevidir. Yeminli mali müşavirler mükellef ile devlet arasında denge unsurudur. Devlet adına mükellefi denetler ama parasını mükelleften alır. Vergi denetçisiyken hiçbir sorumluluğumuz yokken, yeminli mali müşavir olduğumuz zaman incelediğimiz firmanın raporlanmasından ve buradan çıkacak sonuçtan şirketle birlikte sorumlu olur. Bunu yaparken de çalıştığımız firmayla ilgisi olan bütün diğer firmaları da inceleriz. Yani maliye yapılan bir oto kontrol sistemi oluşuyor. ” Türkiye’de yaşayan Süryaniler arasında ilk ve tek yeminli mali müşavir olan Dr. Levent Demirdağ, cemaat mensubu olan vergi mükelleflerinin belge düzenine uymaları gerektiğini söylüyor. Vergi mükelleflerinin yaptıkları alım satımlarda vergi yasalarıyla belirlenmiş olan alış ve satışlarına ilişkin her türlü belgelerini zamanında düzenlemeleri gerekir. Demirdağ, özellikle vergi mükelleflerinin kimse bizi denetlemez mantığından uzaklaşıp çok dikkatli olmaları gerektiğini vurguluyor. Çünkü her ne kadar devletin denetim mekanizması yetersiz ise de oto kontrol şeklinde inceleme yapılabilir. Kişiler; alım ve satım, tahsilât ve ödeme tutarlarının belirli miktarları aşması durumunda (şu anda 8000 YTL) muhakkak başvurup kayıt yaptırmalıdır. Çünkü eğer bunu yapmazlarsa tespiti halinde ciddi cezalar verilmektedir. Kendisine Türkiye’de uygulanan yüzde 18’lik KDV tutarının dünya standartlarına uygun olup olmadığını soruyoruz: “1985 yılında bu vergi ilk çıktığında KDV oranı yüzde 10’du. Şu anda ise üç farklı KDV oranları var. Yüzde 1, yüzde 8 ve yüzde 18. Daha önce beş tane oran vardı. Ancak sonradan bunu üçe indirdiler. Bazı lüks maddelerin gerek imal edilmesinde, gerekse ithalatında ÖTV vergisi uygulandı. ÖTV özel tüketim vergisidir. ÖTV’nin KDV’den farkı sadece bir defa alınıyor olmasıdır. Ancak KDV her aşamada tüketiciye gidinceye kadar hesaplanır. Dolayısıyla KDV oranlarının çok yüksek olduğunu sanmıyorum. Vergi bir kültür ve ahlaktır. Ülkemizde vergi kültürü hiç yerleşmemiştir. Halbuki vergi bir ülkenin en sağlıklı gelir kaynağıdır. Devletin gelirinin artması, verginin tabana yayılmasıyla oluşacaktır. Herkes bir şekilde geçimini sağladığına göre bunun vergisini kazancına göre vermelidir. Son olarak, Levent Demirdağ gazetede çıkan emeklilerin KDV fişi biriktirme işinden muaf tutulacağı haberlerine inanmadığını ekliyor. Çünkü ona göre esas önemli olan, kişileri birer vergi denetçisi olarak KDV fişi toplamaya özendirmektir. Bu şekilde kontrol mekanizması çalışmaktadır. |
||||
![]() |
![]() |